Avcının Hilesi


 

Bir avcı kuşları kolayca yakalayabilmek için kendini ağaç dalları, otlar ve yapraklarla gizleyip çayırlığa oturdu. Önüne bir tuzak kurup, bir avuç buğday attı.Hiç hareket etmeden beklemeye başladı. Bu sırada karnı iyice acıkmış bir kuş gelip, yakınına kondu. Onu böyle sessiz sedasız oturur görünce:

-Sen ne yapıyorsun burada? diye sordu.

Avcı:-Dünyadan elini eteğini çekmiş bir zahidim ben! diye cevap verdi. Hiç kimsenin işine karışmıyor, burada kendi halimde yaşıyorum...

Kuş:- O buğdaylardan biraz yiyebilir miyim? dedi.-

Bilmem ki dedi avcı, bir yetimin emaneti bana... Ama karnın çok acıkmışsa gel ye!

Kuş, avcının gizli niyetlerinden habersiz, onu iyi yürekli ve dünya işlerinden uzaklaşmış bir zahid kimse olarak kabul edip buğdaylara saldırınca, hileci avcının ellerine düştü.Aldatıldığını anladığında ise iş işten geçmiş, tuzakta binlerce feryada başlamıştı.

Avcı:-Görünüşe ve söylenen her söze inanırsan sonun böyle olur işte diyordu. Tuzağa yakalandıktan sonra feryadın ne faydası var? Uygunsuz hırs ve hevesler canların düşmanıdır. Önemli olan tehlike gelmeden önce uyanık ve tedbirli olmaktır. Felaket tufanından sonra ağlayıp sızlamışsın neye yarar?.



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »